Yıldırım Belediyesi’nin Siyaset Akademisi-Uluslararası İlişkiler Okulu’nun bu haftaki konuğu SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Vakfı’nda Araştırmacı olarak görev yapan Dr. Turgay Yerlikaya oldu. Dr. Turgay Yerlikaya, ‘Batı Medyasında Türkiye Algısı’ konusunda görüşlerini aktardı.
Yerlikaya, tarihsel kökeniyle Batı’da yükselen ve özellikle Osmanlı’ya kadar biriken karşıtlığın, kendisini siyaset, sosyoloji ve dış politika alanlarında gösterdiğini belirterek, “Osmanlı ve Osmanlı’ya ilişkin Batı perspektifinde, tıpkı erken Cumhuriyet Dönemi’nden bugüne kadar olan şekliyle belli bir sürekliliğin olduğuna tanık olabiliyoruz” dedi.
Yerlikaya, tarihsel kökeniyle Batı’da yükselen ve özellikle Osmanlı’ya kadar biriken karşıtlığın, kendisini siyaset, sosyoloji ve dış politika alanlarında gösterdiğini belirterek, “Osmanlı ve Osmanlı’ya ilişkin Batı perspektifinde, tıpkı erken Cumhuriyet Dönemi’nden bugüne kadar olan şekliyle belli bir sürekliliğin olduğuna tanık olabiliyoruz” dedi.
Batı’da Türkiye’ye ilişkin negatif söylemlerin artışa geçtiğinin altını çizen Yerlikaya, “2009 yılı Davos sürecini milat almak üzere, bu yılla başlayan ve 2010 yılında Birleşmiş Milletlerle İran’a ambargo ile devam eden, sonrasında 2013 yılında Gezi Parkı Eylemleri ile kendisini daha açık biçimde hissettiren ve yine kronolojik olarak bakıldığında 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, benzer bir şekilde 2017 yılında Başkanlık Sistemi Referandumu, ardından yine 24 Haziran Genel Seçimlerinde ve yerel seçimlerde de ciddi bir şekilde karşımıza çıkan Türkiye karşıtlığı ve Türkiye’ye ilişkin Batı’da medyada ve Batılı politikalar nezdinde ortaya çıkan Türkiye karşıtlığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
DAVOS SONRASI YENİ TÜRKİYE
Davos Süreci’nde yaşanan ‘one minute’ söylemi ile Türkiye’de siyaset yapma tarzının bir otonomi arayışı olarak görünür kılındığını ifade eden Araştırmacı Yerlikaya, bu döneme kadar Türkiye’nin izlediği politikaların daha çok Batı’ya bağımlı olduğu, Batı’nın çıkarlarıyla şekillendiği bir siyaset tarzının olduğundan bahsetti. 2009 Davos sürecinden sonra Türkiye’nin bir siyaset tarzını ortaya koyduğunu ve bir irade gösterdiğini dile getiren Yerlikaya, “Artık Türkiye’nin çıkarlarını savunan bir Türkiye görmeye başladık” dedi.
“15 TEMMUZ SONRASI TÜRKİYE İÇİN KARA PROPAGANDA YAPILDI”
15 Temmuz 2016 yılında gerçekleştirilen darbe girişiminin başarısız olmasından sonra Türkiye ile ilgili kara propagandalar oluşturulduğunu dile getiren Yerlikaya, “Takip edenler bilecektir. 15 Temmuz gibi hain bir darbe girişimi Cumhurbaşkanının çağrısıyla, halkın sokağa dökülmeye başlamasıyla engellendi. Bu çok büyük bir başarı olarak yerini aldı. Ancak 16 Temmuz’da hem Türkiye’de hem de Batı basınında bunun bir ‘Reichstag Yangını’ olduğu ifade edildi. 15 Temmuz ile Cumhurbaşkanının bir Hitler olma yolunda ilerlediğine yönelik algı ve kara propaganda yapıldı. Bütün bu söylemlerin de Türkiye’ye karşı negatif söylemler olması tesadüf değildir. Bunun için 15 Temmuz’da bir milattır ve Türkiye karşıtlığı söyleminin en temel motivasyonları haline gelmiştir. Öteden bu yana Batı’da var olan bu oryantalist yani Doğu’yu, Doğuluyu hakir gören, öteki gören dilin özellikle 2002 sonrasındaki Türkiye’nin otonomi arayışı ile nasıl daha da fazla radikalleşerek negatif bir çerçeveye girdiğini görüyoruz. Mesela Zeytindalı Harekatı ya da Fırat Kalkanı Harekatı operasyonlarıyla, ülkemizin güneyinde bir terör örgütü kurulmasını engellemeye yönelik bir dizi operasyon yapıldı bu operasyonlarda başarılı olundu. Fakat Batı medyasına bakıldığında sanki bir etnik kimliğe yönelik temizleme operasyonu yapılıyor gibi bir algı oluşturuldu” diye konuştu.