MOLLAYEGAN MEDRESESİ
Yıldırım Bayezid Dönemi Beylerinden Kara Eyne Bey tarafından yaptırılan medrese, Kurtuluş Caddesi’nden Yıldırım Bayezid Camisi’ne dönüldüğünde sol tarafta bulunur. Molla Yegan Medresesi’nin kurucusu Kara Eyne Bey hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır. Bazı kaynaklarda ise medresenin Molla Yegan tarafından yaptırıldığı belirtilir.
Bursa mahkeme sicilleri, yanlış anlamalara meydan vermeyecek şekilde, medrese konusundaki tartışmalara açıklık getirmektedir. Konuyla ilgili belgede; medresenin Molla Yegan Medresesi olarak tanınmasına rağmen yaptıranının Kara Eyne Bey olduğu yazmaktadır. Kara Eyne Bey’in yaptırdığı medresede bir süre ders verdiği ve yıkılmaya yüz tutmuşken sahip çıkarak ikinci banisi olarak görülen Molla Yegan; bu yapıya adını vermiştir. Belgelere göre medrese, “Yeganzade”, “Mevlana Yegan” veya “Molla Yegan” adları verilmektedir. Belgelerdeki müderris tefsirlerinde de Kara Eyne Bey ismine rastlanmamıştır. Molla Yegan; Akçakoyunlu Türkmen cemaatine mensup olup Molla Fenari ve çağındaki diğer ilim adamlarından ders görmüştü. Önce Bursa kadısı olmuş, 1436’da vefat etmiş ve bu medresenin haziresine gömülmüş ise de mezarı bulunamamıştır. Medreseye ait vakfiye hâlen bulunamamıştır. Medresenin yanında mescit olduğu bilinir. Bunlar için Bursa civarlarına oldukça büyük bahçe, su ve kitaplar vakfedilmiştir.
Kaynaklara göre; medrese on iki odalı ve bir dershaneden oluşan kâgir bir yapıdır. 1723 yılında yapıda geniş çaplı bir onarımın olduğundan söz edilir. Medresede Molla Yegan’dan sonra 15. yüzyılda görev alan müderrislerin ismine tesâdüf edemedik. Yapı; bugün birçok onarımdan geçtiği ve amaçsız alarak kullanıldığı için özgün halinden uzaklaşmıştır. Günümüzde büyük avlunun içinde sadece karşılıklı doğu-batı yönüne uzantılı iki blok mevcuttur. Burada, klasik medrese tiplerindeki derslik(ana mekân) ve şadırvan yapılan kazılara rağmen bulunamamıştır. Kaynaklarda medreseye müezzin ve kayyımın görevlendirilmesinden yola çıkarak mescidin olduğu, buradan da dershanenin olduğunu kesinleştiriyor. Çünkü dershanelerde ders saatleri dışında ve namaz vakitlerinde mescit olarak kullanılmaktadır. Yapıda, kaynaklara göre bir de minberin olduğu bilinmektedir. Bu da cuma namazlarının burada kılındığını gösterir. Medresenin 1460 tarihli vakfiyesine göre; mescidine 2900 kitap vakfederek bir kütüphane kurduğu bilinir. Yapılan kazılarda, bu bilgilerde yer alan unsurlara rastlanmamıştır.
Yapı; birçok onarımdan geçtiği ve amaçsız alarak kullanıldığı için özgün halinden uzaklaşmışken Yıldırım Belediyesince yaşatılmak üzere 2006 yılında çalışmalara başlanmıştır. Medrese, karşılıklı iki blok halinde altışar odadan oluşmaktadır. İncelemeler sonucunda her odada yazlık ve kışlık olarak iki bölümün yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu odalar beşik tonozla örtülü olup çatısı alaturka kiremitle kaplıdır. Odaların dışa bakan pencereleri genişten daralan pencere şeklinde yapılmış ve demir parmaklıklıdır. Kışlık bölümdeki baca delikleri ocakların olduğunu göstermektedir. Yapının beden duvarları, bir sıra moloz taş ve üç sıra tuğladan örülmüştür. Yıldırım Belediyesinin 2006 projeleri kapsamındaki bu tarihi mirasımızın rölöve projeleri BKTVKBK tarafından onaylanmış olup tarihi, kültürel ve turistik amaçlı faaliyetlerin yapılabildiği; aynı zamanda halka çeşitli el sanatları konularında eğitim, sergileme ve satış imkânı verilebilecek şekilde düzenleme yapılarak halkın kullanımına açılabilmesi hedeflenmiştir. Bu amaçla restorasyon projeleri hazırlanmıştır. Projelerin onaylanmasından sonra restorasyon uygulamaları tamamlanıp 2007 yılında açılışı yapılarak halka kazandırılmıştır.