Tabiî güzellikleri ve binlerce senedir bilinen şifalı kaplıcaları ile dünyaca isim yapan Tarihî abideler şehri Bursa; Osmanlı Devleti’nin tarih sahnesine “devlet” olarak çıktığı ilk yer, ilk başkenttir.
Osmanlı, yeni yurtlarına şehrin doğusundan girerek, ilk eseri olan Balabanbey Kalesi’ni yaparak Bursa’yı ilk olarak buradan abluka altına almıştır (6 Nisan 1326). Osman Gazi; oğlu Orhan Gazi’ye bu kaleden Tophane surlarındaki Bizans manastırını göstererek, güneşin vurmasıyla parlayan kubbesi için “Beni şol gümüşlü kümbete gömün” vasiyetinde bulunmuştur. Aslında bu bir vasiyetten ziyade Bursa’nın alınmasına dair bir buyruktur. Yıldırım Bayezid; şehir merkezinin doğuya devamı için 1390’da ovaya hakim yüksek bir yerde Yıldırım Külliyesi’ni kurmaya başladı. Yerleşim külliye etrafında oluşmaya başlayarak yeni bir mahalle oluştu. Böylece; Osmanlı’nın büyüyen başkenti Bursa’nın bilim, kültür ve inanç merkezlerinden birini, Gökdere’nin doğusunda yeşertti. Oğlu Çelebi Mehmed’in de Yeşil Külliyesi’ni bu bölgeye yaptırmasıyla Gökdere’nin doğusunda yerleşim başladı. Böylelikle günümüzün Yıldırım ilçesinin temelleri atılmış oldu.
Bursa kentinin, 1987 yılında Büyükşehir Belediyesi statüsüne geçmesi ile merkezde Osmangazi, doğuda Yıldırım ve batıda Nilüfer olmak üzere üç merkez ilçe Belediyesi oluşturuldu. Batıda Gökdere Vadisi, doğuda Kestel ve Gürsu İlçeleri, güneyde Uludağ etekleri ve kuzeyde Bursa ovası ile sınırlı olan Yıldırım, diğer merkez ilçe belediyeleri gibi 1989 yerel seçimleri ile fiili olarak faaliyet göstermeye başladı.